Rahim ağzı kanseri dünya genelinde kadınların yaşamını tehdit eden önemli bir sorundur. Her yıl 274.000'den fazla kadının ölümüne neden olmasıyla dikkat çeker ve gelişmiş ülkelerde kadınlar arasında en sık görülen kanserlerden biridir, hatta ikinci sırayı almıştır.
Bu kanserin oluşumunda birçok risk faktörü etkilidir. Bunlar arasında en öne çıkanı HPV enfeksiyonudur.
HPV enfeksiyonu, sigara içme alışkanlığı, çok eşlilik, çok sayıda doğum yapma, düşük eğitim düzeyi, erken yaşta cinsel ilişkiye başlama gibi faktörlerle birlikte kanser riskini artırır.
Ayrıca, genital uçuk virüsüne maruz kalma, sık sık vajinal duş yapma, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanma, beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler de riski artırabilir.

HPV enfeksiyonu, kanser gelişimi açısından temel bir faktördür. Diğer risk faktörleri ise bu süreci destekleyen yardımcı faktörler olarak rol oynarlar. Bu yardımcı faktörler çeşitli gruplara ayrılabilir: çevresel faktörler (tütün ürünleri kullanımı, uzun süreli doğum kontrol hapları, çok doğum yapma, diğer cinsel geçişli hastalıkların varlığı), viral faktörler (HPV benzeri virüslerin varlığı ve viral yük miktarı gibi etmenler) ve bilinmeyen faktörler (genetik predispozisyon, bağışıklık sisteminin durumu gibi).
Harald zur Hausen'in 1980'lerde yaptığı çalışmalarla kanser ve virüs ilişkisi açığa çıkarılmış, bu bağlantı daha sonra HPV DNA parçalarının kanser hücrelerinde tespit edilmesiyle doğrulanmıştır.
HPV Tipleri ve Enfeksiyonlar
Bugün tespit edilen 100 HPV tipinin en az 30'u rahim ağzı enfeksiyonuna sebep olabilir.
HPV tipleri hastalık yapabilme güçlerine göre yüksek riskli, orta riskli ve düşük riskli olarak sınıflandırılır.
HPV'nin Etkisi ve Kanser Gelişimi
HPV virüsü cinsel ilişki yoluyla bulaşır ve rahim ağzı hücrelerini enfekte eder.
Virüs, hücrede ölümsüzlük ve sürekli çoğalma sağlayarak kanser hücresine dönüşümüne neden olur.
Virüs varlığı, kanser gelişimi için gereklidir.
HPV ve Rahim Ağzı Kanseri İlişkisi
Rahim ağzı kanserli hastaların %96,6'sında HPV virüsü tespit edilmiştir, bu oran sağlıklı bireylerde %15,6'dır.
En sık görülen HPV tipleri arasında HPV 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58 bulunur.
IARC araştırmasına göre, rahim ağzı kanserinde en sık görülen tipler HPV 16 ve 18'dir, bu tiplerin birlikteliği %70 oranındadır.
Ülkemizde ise en sık görülen tipler HPV 16 ve 18'dir, toplam görülme oranı %75,4'tür.
Aşılar ve Korunma
Rahim ağzı kanserinde görülen HPV tiplerinin %88'ini içeren dokuzlu aşı, korunma için etkilidir.
HPV tipleri 6 ve 11, rahim ağzı kanserine ziyade genital siğillerde karşımıza çıkar ve genital siğillerin %90'ından sorumludur.
HPV Enfeksiyon Süreci ve Bağışıklık Cevabı
HPV virüsünün bulaşmasını takiben enfeksiyöz değişiklikler görülür.
Enfeksiyonun başlangıç süresi çeşitli kofaktörlerin etkisine bağlı olarak değişebilir, ancak genellikle üç hafta sürer.
Virüs, bulaşma sonrası kanda yoğun olarak bulunmaz ve viremi oluşturmaz.
HPV enfeksiyonu, bağışıklık cevabını arttırıcı hücrelerden kaçar ve enflamasyon oluşturmaz.
Vücut, HPV enfeksiyonuna karşı bağışıklık cevabı geliştirir ve enfeksiyonun %70'i bir yıl içinde, %90'ı ise iki yıl içinde temizlenir.
Ancak, hastaların %10'unda virüs vücuttan temizlenemez.
Doğal bağışıklık sonrasında oluşan antikor düzeyleri hızla azalır ve koruyucu değildir.
Bağışıklık ve Tekrar Enfeksiyon Riski
HPV'ye karşı bağışıklık kazanan kadınlar, tekrar aynı HPV tipi ile enfekte olabilir.
Doğal bağışıklık yetersiz olduğu için ve artan rahim ağzı kanseri vakalarıyla karşılaşıldığı için, kalıcı bağışıklık sağlayan aşıların keşfi önemlidir.
Aşıların Yapısı ve Etkisi
Günümüzde kullanılan aşılar, virüs benzeri parçacıklardan (VLP) oluşur.
Aşının içinde virüsün genetik materyali bulunmaz ve hastalık yapma ihtimali yoktur.
Bu aşılar, vücuda HPV'ye karşı bağışıklık kazandırarak enfeksiyon ve kanser riskini azaltır.
SAĞLIKLI BİR HAYAT İÇİN5 YILDA BİR DÜZENLİ OLARAK RAHİM AĞZI TARAMANIZI YAPTIRMALISINIZ
Aşının Koruyuculuk Süresi ve Ek Dozlar
Mevcut faz 3 çalışmalarına göre, aşının kesin bilinen koruyuculuk süresi 8,5 yıldır.
Sekiz yıl sonunda antikor düzeyleri yüksek seviyededir.
Ancak, sağlanan bağışıklık cevabının ne kadar süreceği henüz tam olarak bilinmemektedir ve bu konuda daha fazla zaman ve araştırma gerekmektedir.
Ek dozların ne zaman ve hangi aralıklarla yapılacağı net değildir.
Bazı çalışmalar, 5. yılda yapılan ek dozun uzun yıllar koruyuculuk sağlayabileceğini öne sürmüştür, ancak günümüzde beşinci yıl tekrar doz önerilmemektedir.
İmmün bellek çalışmaları ve matematiksel modeller, koruyuculuğun 20 yıl kadar devam edebileceğini öne sürmektedir.
Aşının Güvenilirliği ve Yan Etkiler
Tüm dünyadaki klinik çalışmalarda 32 ölüm bildirilmiştir, ancak bu ölümlerin hiçbiri aşıya bağlı değildir.
Ölüm nedenleri arasında viral hastalıklar, kalp kası iltihabı, beyin zarı iltihabı, viral sepsis, kalp ritim bozukluğu, şeker koması, epilepsi krizi, akciğer pıhtısı, ilaç yüksek dozu, trafik kazası, diğer ilaçlar ve cinayet bulunmaktadır.
Aşıya bağlı yan etkiler arasında kızarıklık, hafif ağrı, şişlik ve hafif ateş bulunmaktadır.
Rahim Ağzı Kanseri Öncesi Lezyonların Önlenmesi
Rahim ağzı kanseri yavaş gelişen bir hastalıktır ve kanser öncesi lezyonların oluşması yıllar alabilir.
Kanser öncesi lezyonların önlenmesi ve takibi, rahim ağzı kanseri ile mücadelede başarının sağlanması için hayati öneme sahiptir.
Aşının Etkisi ve Başarıları
Aşı sonrası dünya genelinde yapılan çalışmalarda genital siğiller ve rahim ağzı kanseri öncü lezyonları değerlendirilmiştir.
Avustralya'da yapılan bir çalışmada, aşılanmanın başladığı 2007'de 21 yaş altı genç kadınlarda genital siğil oranları %14'ler civarındayken, 2011'in ikinci yarısında sıfırlara yaklaşmıştır.
Bu başarıda, Avustralya hükümetinin hem kız hem erkeklerde aşıyı ulusal aşı programına koymasının etkisi büyüktür.
Onsekiz yaş altı kızlarda rahim ağzı kanseri öncü lezyonlarında belirgin bir düşüş izlenmiş ve sıfırlara yaklaşılmıştır.
Yeni Zelanda ve Kaliforniya gibi diğer ülkelerde de benzer sonuçlar elde edilmiştir.
Aşıların Etkinliği
Dünya çapında yapılan çalışmalarda, HPV 16 ve 18 ilişkili rahim ağzı öncü lezyonlarında önemli bir azalma sağlanmıştır.
PATRICIA çalışmasında, ikili aşı yapılan kadınlarda HPV 16 ve 18 ilişkili rahim ağzı öncü lezyonlarında %92,9 azalma gözlemlenmiştir.
FUTURE 2 çalışmasında ise dörtlü aşı kullanılan kadınlarda HPV 16 ve 18'e karşı etkinlik %100 olarak bulunmuştur.
Gelecek Perspektifi
Rahim ağzı kanseri öncü lezyonlarının azaltılması ve HPV 16 ve 18'in engellenmesi, rahim ağzı kanseri vakalarının azalmasına yol açacaktır.
Rahim ağzı kanseri oluşumunda etkili olan 9 farklı virüse karşı bağışıklık sağlayan aşının kullanımı, kanser olasılığını daha da düşürecektir.
Testler ve Aşının Etkisi
Aşı öncesi hastaların daha önce hangi virüs tipleri ile karşılaştığını gösteren bir test yapılmamaktadır.
Hasta, aşı sırasında kanser öncesi bir lezyona sahip olabilir veya aşı sonrasında aşının kapsamadığı bir virüs tipi ile enfekte olabilir.
Bu nedenle, aşı sonrası smear testleri gibi takip testlerinin devam ettirilmesi önemlidir.
Aşının Faydaları
Kanser öncesi lezyon bulunan hastalara aşı yapılması, muhtemelen kendiliğinden gerileyecek lezyonların yeniden ortaya çıkmasının önlenmesi açısından faydalı olabilir.
Aşı, tedavi gerektiren lezyonların tedavi sonrası nüks etme olasılığını azaltabilir. Kapsayıcılık ve Koruyuculuk
Aşının amacı, kanser yapması muhtemel olan tüm virüs tiplerine karşı koruyuculuk sağlamaktır.
Teknoloji ve ilaç firmalarının sunduğu seçenekler dışında, elimizdeki en güçlü silaha yönelmek doğaldır.
Gelecekte daha güçlü silahlar geliştirildiğinde, bunları kanserle savaşta kullanacağız, ancak şimdilik elimizdeki en iyiyle yetinmek zorundayız.
Daha fazla bilgi için siz de sorunuzu bizimle paylaşabilirsiniz! 🌟
Bu Yazıyı Faydalı Buldunuz mu?
Evet
Hayır
Comments